İşte tam bu noktada Hz. Pir, “tarikati Melâmet zannedenler”i işaret ederek; bir yandan onların bu hadisi, işlerine geldikleri gibi yorumlamalarının önünü keserken, Okumaya devam et →

Hz İbrahim’in dininden olmayan birisi kendisine misafir geldiğinde, İbrahim ona şöyle demiş: ‘Allah’ı birle ki, sana ikramda bulunayım, seni konuk edeyim.’ Adam: ‘Bir lokma Okumaya devam et →

– Tevhid ehli olmayan birinin Melâmi sohbetini akıl ile değerlendirmeye çalışacağı açıktır. Okumaya devam et →

SADREDDİN KONEVİ (K.S.) NİN FATİHA TEFSİRİNDE şöyle geçer:

” Bu ayetin kısımları ise manevi-Rabbani suallere verilmiş cevaplar gibidir.
Adeta, kul ‘Bizi sırata ulaştır ‘ dediğinde,
Rububiyet lisanı şöyle der: ‘ Hangi sıratı, yol istiyorsun? Okumaya devam et →

ALLAH’IN EMRİ ( TEKLİFİ EMİR ) VE ALLAH’IN İRADESİ (TEKVİNİ EMİR )

” Hiçbir şey ilahi meşiyetin ( tekvini emrin ) dışında gerçekleşmez veya varlığın dışına çıkmaz. İlahi emre, günah diye isimlendirilen bir eylemle karşı çıkıldığında, söz konusu Okumaya devam et →

” Onların gayretleri, iyi iş yaptıklarını zannederken, dünya hayatında boşa çıkmıştır.” (Kehf-104)
Allah’a yönelenler içinde -farkında olmadan- hallerinde bir karıştırmaya maruz kalanlar Okumaya devam et →

“..Allah, bize bu sevgiden bol nasip vermiş, fakat bizi sevgiye karşı güçlendirmiştir.
Sevgi ve muhabbet hakkında öyle şeyler bilirim ki, zannıma göre, onlar göğün üzerine Okumaya devam et →

Sen benim ile yaratmış olduğun perdeliler arasına perde koydun. Onlar, ‘gerçeği bilmeyerek şöyle derler: ‘Falan kendisini çağıran rabbinin emrine icabet etmiştir.’ Okumaya devam et →

DAVETÇİ

Bir davetçinin Allah’a çağırdığı bir mecliste bulunup onun sözünün sana etkisini görmediğinde , ” Bu durum davetçinin dürüst olmayışındandır ” deme ! Eksiklik sendendir ve Okumaya devam et →

DİVANE

aklî olan ilimlerim (aklım ile bildiğim bilgilerim) mahvoldu. Zirâ ülemâ-i rusûm denilen kimselerin okudukları veya okuttukları ilim efkârdır, Okumaya devam et →