RAB , RABBİ HAS , RABBÜL ALEMİN

RAB , RABBİ HAS , RABBÜL ALEMİN KAVRAMLARI ÜZERİNE…

Rab terbiye eden, düzenleyen anlamına geldiğinden, Allah her kulunu sadece o kuluna has bir cihetten terbiye edip düzenlemiş olduğundan herkesin Rabbi hassı cihetinden aldıkları kişiye özeldir.” Nefsini bilen rabbini bilir “ hadisi şerifi de aslında bir cihetten bu hakikate işaret ediyor. Rabbi ile arasındaki özel bağın mahiyetini bilen, bulan kişi kulluğunu yaşamada, yaşayabilmede çok kıymetli bilgilere sahip olmuş olur. Başka bir deyişle, mizacını, zafiyetini, meylini, becerisini, iştiyakını, kusurunu vb. hallerini bilmiş olduğundan kulluk görevini ifa ederken nasıl bir yol, yöntem izlemesi gerektiği bilgisini elde etmiş olur.

Öncelikle Zat (Allah) hakikati itibariyle tek, isimleri itibariyle çoktur ( Birçok isimle isimlendirilir, her bir isim farklı bir mana ihtiva eder ve bu isimlerinin manalarının gereğince mazharlarda tecelli eder. İlahi isimler, tecelli ve mazharları ile birlikte hakikati tek bir Zat’ tandır ). Mustafa’nın Rabbi derken, Ahmet’in Rabbi derken ayrı ayrı Rab ler var anlamı çıkarılmamalı, ancak her yaratılmışta o yaratılmışa özel bir cihetten Rab’ binin zuhuru ortaya çıkmıştır ki buna da Rabbi Has denilmiştir. Tüm Rabbi Has ise bir tek Zat’a işaret eder ki o da Allah’tır.

” Allah diye isimlendirilen, zat itibariyle tek, sıfatları itibariyle ise çoktur. Her varlığın bir rabbi vardır ki, onun bütünü teşkil etmesi mümkün değildir. Mutlu, Rabbinin kendisinden hoşnut kaldığı kimsedir. (Herkesin kendi Rabbi Has’ı olduğuna göre) Bu durumda Rabbinin katında hoşnut olunmayan kimse yoktur; çünkü o isim, Rabliğini kul üzerinde sürdürür. Bir kul özel rabbinin (Rabbi Has) katında hoşnut oldu diye, başka bir kulun rabbinin katında da kendisinden hoşnut olunması gerekmez. O bütünden ancak kendine uygun payı almıştır ; aldığı da onun rabbidir.. Böylece kullar arasında ayırım gerçekleştiği gibi, rabler arasında da ayırım gerçekleşir. ”

Fusus’ül Hikem – { Muhyiddin İbn Arabi (ks) }

 

 

SIRATULLAH

SADREDDİN KONEVİ (K.S.) NİN FATİHA TEFSİRİNDE şöyle geçer:

” Bu ayetin kısımları ise manevi-Rabbani suallere verilmiş cevaplar gibidir.
Adeta, kul ‘Bizi sırata ulaştır ‘ dediğinde,
Rububiyet lisanı şöyle der: ‘ Hangi sıratı, yol istiyorsun? Okumaya devam et

ALLAH’IN EMRİ ( TEKLİFİ EMİR ) VE ALLAH’IN İRADESİ (TEKVİNİ EMİR )

ALLAH’IN EMRİ ( TEKLİFİ EMİR ) VE ALLAH’IN İRADESİ (TEKVİNİ EMİR )

” Hiçbir şey ilahi meşiyetin ( tekvini emrin ) dışında gerçekleşmez veya varlığın dışına çıkmaz. İlahi emre, günah diye isimlendirilen bir eylemle karşı çıkıldığında, söz konusu Okumaya devam et