“..Ancak Rabbinin merhamet ettiği kimseler müstesnâ
ve zâten de bunun için halketmiştir onları..”
{ Hud 118 , 19 }
“..varlığı vereni (Hak), mümkünlerin dizilişi sınırlamaz.
Öyleyse O’ndan meydana gelen (a’yan-ı sabite’ye dönük) nispet, tektir.
Bu durumda başlangıç, sürekli ve daimidir. Mümkünlerden her biri,
başlangıçta öncelik sahibidir. Sonra, mümkünler birbirlerine nispet edildiklerinde,
-Allah’a göre değil- birbirlerine göre öncelik-sonralık (ilişkisi) ortaya çıkar.
Bu durumda teorik araştırmacılar (ehl-i nazar), mümkünlerin dizilişini dikkate alırken biz,
onların Allah’a dönük nispetlerini dikkate alırız. Bütün alem, bize göre,
bilhassa Allah ile sınırlanmıştır. Allah ise, sınır ve sınırlanmadan münezzehtir.
O halde, O’nunla sınırlanan bu tenzihte O’na tabidir.
Hakkın ilk oluşu, alemin de ilk oluşu demektir, çünkü alem olmaksızın Hak için ilk olmak,
kendisine nispet edilemeyecek ve betimlenemeyecek bir şeydir..”
{ Muhyiddin İbn Arabi (ks) }