TASAVVUR

– Tevhid ehli olmayan birinin Melâmi sohbetini akıl ile değerlendirmeye çalışacağı açıktır. Oysa Melâmi sohbetleri gönül ile zevk edilir ve salikler sohbetlerdeki feyizden nasiplenirler.

Nitekim Şeyh-ül Ekber Muhyiddin-i Arabî Hazretleri buyururlar ki; “Selef ulemasından biri şöyle demiştir: “Bir âlim, bir kavme akıllarının ermediği bir ilmi anlatıyorsa, onları fitneye düşürmüş olur.”

“Risaletu’l İntisar” adlı eserinde ise şöyle buyuruyor; “Bu sırları yeni başlayan avamdan bir kişiye açmak haramdır. Çünkü bu, hikmeti ehil olmayan birine sunmak anlamına gelir. Bu onun körlüğünü ve cehaletini artırır sadece. Hatta bu ehil olmayan kişi kendi cehaleti ve körlüğü çerçevesinden bundan yararlanmaya kalkar. Bu sırrı ve bilgiyi senden öğrendiği için, sana karşı güzellikle muamele etse, minnet duysa bile, gün gelir bu tavrından vazgeçer, sana karşı kötülük işlemeye başlar ve senin ona verdiğin taşı sana atar. Yol meçhuldür; inkâr bu yolda, oktan daha çabuk hedefine varır.”

Hakikatlerden nasipsiz olanlara yapılan tarifler ancak tasavvur getirir. Bu konuda Hz. Pir şöyle buyurmuştur: “Tarifler ancak tasavvur getirir. Tasavvur hakikatin idrakinde kâfi değildir. Zira keyfiyet bilinmez, ancak zevk ve vicdan ile bilinir. Nitekim bal lezzeti tarifle bilinmez, tadı ancak yemekle bilinir.”

{ Muhyiddin İbn Arabi (ks) }