LEYLA ANLAMIYOR
“..Allah, insan nefsi için murakabe ve gözetme niteliği yaratmıştır. Nefs, kendisine bu yollardan gelen kimseyi gözetir. Allah insana aralarında bir takım elçiler bulunduğunu ilham eder. Elçiler, söz konusu yollardan insana gelir ve nefste kalmazlar. Onların zâtları risaletlerinin suretinden inşa edilmiştir. Öyle ki, onları gördüğünde Allah’ın onları sana neyi getirmek üzere gönderdiğini bilirsin. Böylelikle uyanır, onlardan habersiz kalmazsın. Çünkü onlar, senin alanına uğrar ve sabit kalmazlar. Hak şöyle der: ‘Ben elçilere şöyle dedim: ‘Gönderildiğiniz kişide iki nitelik yarattım. Birincisi, gaflet diye isimlendirdiğim nitelik iken diğeri uyanma ve kendine gelme diye isimlendirdiğim niteliktir. Onu uyanıklık özelliğiyle nitelenmiş iken bulmanız, arzulanan maksattır. Gaflet özelliğiyle nitelenmiş bulduğunuzda ise, onun kapısını çalın, çünkü uyanır. Uyanmazsa da siz onu yitirmezsiniz. Çünkü ben onda keskin bir göz yarattım. Onunla sizi görür ve kendisine getirdiğiniz şeyi öğrenir. Kapısını çalınca uyanmazsa, onu kendi halinde bırakın ve bize dönün.’ Allah görevli meleğe koruma ve sakınma gücü vermişken, nefse gördüklerini şekillendirme ve tasavvur etme gücü vermiştir. Böylelikle gördüklerini, sanki oymuş gibi -hâlbuki o değildir- şekillendirirler. Bu benzerleri ise ikinci ve daha yukarı mertebelere yerleştirmiştir. Onların ilk mertebede bir kademi yoktur. Öyleyse ilk mertebe, doğruluk sahibidir ve yanılmaz. Nefs bu ilk düşüncenin gereğiyle amel etmezse, yanılır. İlk düşünce asla yalan söylemez!
İlk düşüncenin suretinde olan düşünceler ise, tasavvur gücüne ve suretin parçalarını korumaya göre, bazen doğru söylerken bazen yanılırlar. Aynı şey ilk bakış, ilk hareket ve ilk duyuş için geçerlidir. Öyleyse her ilk, ilahidir ve doğrudur! Yanılırsa, ilk değildir..”
{ Muhyiddin İbn Arabi (ks) }