ELİNDEKİNDEN UTANMA
Elimde insanların görebileceği şekilde ve dünyadaki konumumla bağdaşmayan değersiz bir şey taşıyordum. Elimde taşıdığım şey, tuzlu balıktan yayılan çirkin bir kokuya sahipti. Arkadaşlarımın gözündeki konumum ise, böyle bir şeyi taşımama engel olacak kadar üstündü. Bu nedenle arkadaşlarım nefsimi terbiye etmek için onu taşıdığımı zannetti. Bunun üzerine şeyhime ‘falanca nefsini eğitme işinde ne kadar yoğunlaştı’ dediklerinde şeyhim şöyle karşılık vermiş: ‘Hangi niyetle taşıdığını bir soralım!’ Şeyh, cemaatin huzurunda arkadaşlarımın söylediklerini aktararak bana niyetimi sordu. Ben de şöyle dedim:
‘Niyetimi yanlış yorumladınız, benim öyle bir niyetim yoktu. Kadrinin yüceliğine rağmen Allah’ın öyle bir şeyi yaratmaktan kendisini tenzih etmediğini gördüm. Ben mi kendimi ondan uzak tutacağım?’
Bunun üzerine şeyh bana teşekkür etti, dostlarım ise şaşırdı. Bu olay, söz ettiğimiz konuyla ilgilidir. Allah’a yemin olsun ki, o şeyi taşımak bana şeref verir. Çünkü onu taşımak, kendisini var etmede (ilahi) kudretin bir benzeridir. Ariflerin gözünde, yüksek ile düşük ve alışık arasında hiçbir fark yoktur. ‘Oruç tutanın ağız kokusu Allah katında misk kokusundan daha güzeldir’ ifadesi buna işaret eder. Burnun iki kokuyu algılaması bir midir? Birbirinden üstün olan şeylere onların ilahi hakikatlerle irtibatları bakımından bakınız! Böyle bakarsanız, alemden hiçbir şeyi küçümsemezsiniz. Dolayısıyla Allah’a kıyas edip onu kendine taşıma. Eşyayı hakikatlerin verisine göre dikkate al!
{ Muhyiddin İbn Arabi (ks) }