Her ne ki görür gözün bil vech-i Rahmân onda var
Her ne işitse kulağın sırr-ı Subhân onda var
Baktığınca her bir eşyâda bir esmâ görünür
Her bir esmada şüphesiz bir müsemmâ onda var
Bu hurûf-i halka bakma cümlesi bir noktadır
Her ne harf ki okursan nakta-i Bâ onda var
Arifin her bir kelâmı tuhfedir âşıklara
Tut kulağın her sözüne ilm-i irfân onda var
Kahrı lütfü sen atâ bil ol sana Hak’tan hidâ
Hayrı şerri hoş gör ancak sırr-ı hikmet onda var
Zâhidin zühdün kerîh görme şükret hâline
Ol sana ibretnümâdır hükm-i takdîr onda var
Lâfzu surette kalanlar bulmadı fevzü felâh
“Mutu kable” den haberdâr olmadı, şirk onda var
İlmi evraktan alanlar Hakk’ı ârif olmadı
Vuslat-ı cânân dilersen tevhîdu irfânda var
Şer-i pâk-i Ahmed’e eyle riâyet tut penâh
Armağan-ı mi’râc oldur Hak rızası onda var
Ol salât-ı hamseye sen ol müdâvim zevkile
Bir sedeftir ol kim ancak dürr-i yektâ onda var
Sordular Fehmi’ye sen dervîş misin vergil haber
Bilmezem dervîş nedir ben ilmimiz Kur’an’da var