Aldın mı gönül hüsn ile yektâ haberin sen hay hay
Duydun mu hem ol Yûsuf-ı zibâ haberin sen
Ya’kubveş ol, dîdelerin görmez olunca
Ağladı mı ta sorsan o bina haberin sen
Yûsuf yoluna ağlayan ancak deme Ya’kub hay hay
İşittin anın oldu Züleyhâ haberin sen
Kays’ı nice yıl ağlatıp inletmedi mi aşk
Alsan n’ola bir doğruca Leylâ haberin sen
Dağlar dahi dayanmaz anın yüzüne karşı
Âlimlere sor Tûr ile Mûsâ haberin sen
Sular gibi yüzün yere sür kalma yolundan hay hay
Alçakta alursun yürü deryâ haberin sen
Âlemde nice yüzbin olur aşka giriftâr
Gel sorma o mecnunlara dânâ haberin sen
Bülbüllere sorma yürü var hâlet-i aşkı
Pervâneden al gizlice tenhâ haberin sen
Tevhid sanır “lâ” ile isbat-ı vücûdu
Sorma güzelim anlara “illâ” haberin sen
Her kim bu yola sıdk ile girmezse yok olmaz hay hay
Yok olmayacak Yûsuf’un umma haberin sen
Lâhût ile nâsûtu gönül anladı ise
Mısrî ana sor “Kâf” ile “Ankâ“ haberin sen